İsrail basınında yer alan son haberlere göre, Amerika Birleşik Devletleri, Suriye'den çekilme süreçlerini hızlandırdığına dair bilgiler gündeme geldi. Bu gelişme, sadece Suriye’nin değil, tüm Orta Doğu’nun jeopolitik dengesini etkileyebilecek nitelikte. ABD'nin bu kararı almasının ardında yatan sebepler ve olası sonuçlar, hem Mali’li hem de uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırıyor. Suriye'deki iç savaş boyunca, ABD’nin varlığı, bölgedeki dinamiklerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştı. Peki, Suriye'den çekilme nedenleri nelerdir ve bu durum, İsrail ve diğer Orta Doğu ülkeleri için ne gibi sonuçlar doğuracak?
ABD'nin Suriye'de sürdürdüğü askeri varlığa yönelik eleştiriler, özellikle iç politik bağlamda artış gösteriyordu. Çekilme kararının arkasında, Biden yönetiminin Asya-Pasifik bölgesine odaklanma stratejisi olduğu düşünülüyor. Ayrıca, Suriye'deki iç savaşın sona ermediği, ancak çatışmanın mevcut haliyle ABD’nin önceliklerinden uzaklaştığı görüşü de hakim. Washington’un İslam Devleti (IŞİD) ile mücadele konusundaki hedeflerini büyük ölçüde gerçekleştirdiği düşünülürken, Suriye'deki askeri operasyonların artan maliyetleri ve kayıpları, kamuoyunda bir baskı unsuru haline geldi.
Bununla birlikte, ABD’nin Suriye’den çekilmesi, krizin sona erdiği anlamına gelmiyor. Aksine, bölgedeki güç dengeleri yeniden sorgulanmaya başlanıyor. Özellikle Rusya ve İran’ın bu süreçte daha da etkili hale gelmesi bekleniyor. ABD’nin çekilmesi, bu iki ülkenin Suriye üzerindeki etkisini artırabilir. Bu durum, İsrail için alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. Çünkü, İsrail, İran’ın Suriye’deki varlığını tehdit olarak görmekte ve bu durumu engellemek amacıyla çeşitli adımlar atıyor.
İsrail’in Suriye politikası, toprak bütünlüğünü koruma ve düşman çevreleriyle girişilen mücadelenin etkinliğini sağlama üzerine kurulmuş durumda. ABD’nin Suriye’yi terk etmesi, İsrail yönetiminde bazı endişelere yol açtı. Özellikle, İran’ın askeri varlığının güçlenmesi ve Hizbullah’ın Suriye’deki faaliyetlerini artırma olasılığı, İsrail için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu tehdit algısı doğrultusunda, İsrail’in hava saldırılarına ve istihbarat operasyonlarına hız vermesi bekleniyor.
İsrail’in ulusal güvenliği açısından bu duruma yönelik geliştirdiği stratejiler arasında, bölgedeki müttefikleriyle ilişkileri güçlendirmek ön planda. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ilişkiler, bu stratejinin önemli bir parçası. Ayrıca, ABD ile tarihsel olarak süregelen dostluk bağlarının saklanması ve Washington’un desteğinin devam etmesi için diplomatik çabaların artması bekleniyor. ABD’nin çekilmesinin ardından İsrail’in de başka bir müttefik arayışına girebileceği düşünülüyor.
Sonuç olarak, ABD’nin Suriye’den çekilmesi, uluslararası arenada büyük yankılar uyandıracak bir gelişme. Sadece Suriye’nin değil, Orta Doğu’nun genelinde de yeni bir dış politika dinamiği oluşturacak. İsrail’in tepkileri ve alacağı önlemler, bölgedeki güvenlik dengelerini doğrudan etkileyecek. Bu süreçte, hem bölgesel aktörlerin hem de uluslararası güçlerin stratejileri ve diplomasi becerileri, gelecekte oluşacak politik atmosferi belirleyecektir.
Asya-Pasifik’a kayacak olan Amerikan ilgisi, Orta Doğu’daki dengeleri ne kadar değiştirebilir? Gelecek günlerde yaşanacak gelişmeler, bu sorunun yanıtını verecektir. Gelişmeler oldukça, jeopolitik harita yeniden şekillenecek gibi görünüyor. Bu noktada, bölge halklarının ve hükümetlerinin nasıl bir yol izleyeceği ise en büyük merak konusu olmaya devam edecek.