Son dönemde medyanın gündemini meşgul eden önemli bir davada, Ahmet Özer, ilk kez düzenlenen duruşmada savunmasını yaptı. Suçlamalarla ilgili düşüncelerini paylaşan Özer, mantıklı ve duygusal bir anlatımla kendini savundu. Savunmasında, "Böyle bir şeyle itham edilmek benim için zuldür" ifadesini kullanan Özer, suçsuz olduğunu ve bu tür ithamların kendisine zarar verdiğini vurguladı.
Ahmet Özer, duruşmanın başlangıcında kalabalık bir izleyici kitlesine hitap ederek, bu süreçte yaşadığı zorlukları ve hissettiği hayal kırıklıklarını dile getirdi. "Benden beklenen şeyleri karşılamak, elbette zorlayıcı bir durum. Ancak, burada olan herkes benim suçsuz olduğumu biliyor" diyen Özer, savunmasına oldukça kararlı bir tonla başladı. İlk kez kamuoyu önünde bu kadar duygusal bir kelam etmesi, dinleyenlerde derin bir etki bıraktı.
Özer, özellikle haklarında söylenen tüm olumsuz söylemlerin kendisini ve ailesini derinden yaraladığını belirtti. "Böyle bir ithamın üzerine inşa edilen her cümle benim için bir zulüm. Bu, yalnızca beni değil, ailemi de etkiliyor. Bu süreçte yaşadıklarımız kelimelerle anlatılamaz" diyerek, sadece kendi değil, çocuklarının ve eşinin de yaşadığı baskılara dikkat çekti. Bu ifadeler, izleyiciler arasında empati yarattı.
Özer, savunmasının ilerleyen bölümlerinde adalet arayışına olan inancını yineledi. "Adaletin bir gün tecelli edeceğine inanıyorum. Benim gibi birçok insan bu tür haksızlıklara maruz kalıyor ve ne yazık ki bazen sesimizi duyurmakta zorlanıyoruz" dedi. Özer’in bu vurgusu, toplumda sıklıkla dile getirilen adalet eksikliği konusunu yeniden gündeme getirdi. Çoğu şahıs ve kurum, adaletin sağlanmasını beklerken, Özer'in yaşadıkları bu çarpıcı örnekle dikkatleri üzerine çekti.
Ayrıca, duruşma sırasında bazı basın mensuplarının yönelttiği sorulara da samimiyetle cevap veren Özer, "Sadece ben değil, birçok insan bu tür sıkıntılarla yüzleşiyor. Suçlu olduğumu düşündüren her cümle benim için büyük bir haksızlıktır" ifadelerini kullandı. Medya ve toplumun baskı unsurları karşısında nasıl bir yalnızlık hissi yaşadığını ise açık bir biçimde anlattı. İzleyiciler, onun sesiyle birlikte daha geniş bir insan hikayesinin yansıtıldığını hissetti.
Duruşmanın sonunda, Ahmet Özer’in cesur duruşu ve güçlü savunması, izleyenlere adaletin önemini bir kez daha hatırlatmış oldu. "Bir toplumun huzuru, adaletin sağlanmasıyla mümkün. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim" şeklinde kapatan Özer; hem kendisinin hem de adalet arayan diğer bireylerin sesi olmanın gururuyla salondan ayrıldı. O gün, yalnızca Ahmet Özer’in hikayesi değil; aynı zamanda adalet arayışının, toplumun genelindeki yansımaları sorgulanmış oldu.
Sonuç olarak, bu mahkemede söylenen tüm sözlerin, yalnızca bir davanın ötesinde, daha önemli bir meseleyi, yani toplumsal adalet arayışını gündeme getirmesi açısından büyük bir önemi vardı. Ahmet Özer’in duruşması sırasında ortaya çıkan bu tablo, birçok insanın sesini duyurması ve adalet mücadelesine destek vermesi adına önemli bir adım olacaktır. İlerleyen süreçte, Ahmet Özer’in haklılığını kanıtlayacağına olan inanç, izleyiciler ve destekçileri arasında güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor.