Birleşmiş Milletler (BM), uluslararası barış ve güvenliği sağlamak amacıyla 1945 yılında kurulmuş, 190'dan fazla üye devleti olan küresel bir organizasyondur. Ancak, zaman içindeki gelişmeler ve küresel dinamiklerin değişmesi, BM’nin etkinliğini sorgulatmaya başlamıştır. Son günlerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’da gerçekleştirdiği konuşma, bu konudaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Erdoğan, dünya üzerinde yaşanan krizlere dikkat çekerek, bu krize karşı alınyazısının günümüz dünya düzeninde hak eden değişimi gerektirdiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in karar alma mekanizmasında derin yapısal reformlar gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyor. Erdoğan’a göre, BM’nin 5 daimi üyesinin (ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Rusya ve Çin) veto hakkı, çoğu zaman dünya genelindeki sorunların çözümünü engelliyor. Lider, bu durumun demokrasi ve adalet anlayışına aykırı olduğunu belirterek, "Dünya 5'ten büyüktür" ifadesini sıkça dile getirmektedir. Bu bağlamda, BM Güvenlik Konseyi’nin genişletilmesi ve karar alma sürecinin daha demokratik hale getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Erdoğan, ayrıca BM'nin çatısı altındaki diğer önemli organların da güçlendirilmesi ve dünya genelindeki krizlere daha hızlı ve etkin müdahale edebilmesi için gerekli reformların yapılması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, Türkiye'nin BM Genel Kurulu’na daha fazla katılım sağlaması ve uluslararası hukukun üstünlüğüne dair taahhütlerde bulunmasının önemine değindi. Türkiye, son dönemde Birleşmiş Milletler nezdinde aktif bir rol üstlenmeye çalışarak, bu sürecin hızlanmasında kilit bir aktör olabilir.
Erdoğan’ın BM için reform çağrısı, dünya genelinde farklı tepkilere yol açtı. Birçok ülke, Erdoğan'ın bu girişimini desteklerken, bazıları ise mevcut sistemin değişiminin zorluklarla dolu olduğunu savunuyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin, mevcut durumu korumak için direnç gösterdiği gözlemleniyor. Ancak, Erdoğan bu tartışmaların parçası olmaktan ziyade, global dönüşümün önemli bir savunucusu olarak kritik bir rol üstleniyor.
Reform talepleri, sadece siyasi değil ekonomik ve sosyal konularda da kendini gösteriyor. 2023 yılında gerçekleşen BM Genel Kurulu toplantısında Erdoğan, sağlık, iklim değişikliği gibi konuların da BM’nin gündeminde daha fazla yer alması gerektiğini vurguladı. Bugün, dünya somut adımlar atmadığı takdirde daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Bu bağlamda Türkiye'nin, BM'deki mevkiini güçlendirecek çabaları ve dünya barışına katkı sağlama hedefi, ülke için de büyük bir uluslararası diplomasi fırsatı yaratıyor.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler’e yönelik reform çağrısı, sadece Türkiye'nin değil, dünya genelindeki birçok ülkenin ihtiyaç duyduğu yapısal değişimin temel bir parçası. Uluslararası toplumun bu çağrıyı ciddiye alıp almayacağı, gelecekteki tartışmaların akışını belirleyecektir. Dünya, Erdoğan'ın söylediği gibi "5'ten büyük" ve bu büyük dünyada adalet, eşitlik ve barış için değişim şart. Bu değişimin gerekliliği, yalnızca politik bir gereklilik değil, aynı zamanda insanlığın ortak bir sorumluluğudur.