Türkiye, son dönemde işletme kapanışları açısından oldukça zor bir süreçten geçiyor. Resmi verilere göre, özellikle son bir yıl içinde kapanan şirket sayısı giderek artış göstermekte. Bu durum, hem ekonomiyi hem de istihdamı tehdit eden önemli bir sorun haline gelmiş durumda. Şirket kapanışlarının sebeplerine ve ülke genelindeki ekonomik yansımalarına bakarak, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bu durumu daha ayrıntılı bir şekilde incelemek gerekmektedir.
Kapanan şirket sayısındaki artışın birçok nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar büyük bir etken. Enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, artan maliyetler ve kredi bulmada yaşanan zorluklar, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) ayakta kalma mücadelesini zorlaştırmaktadır. 2022 ve 2023 yıllarında dünya genelinde yaşanan ekonomik belirsizlikler, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri daha fazla etkilemiş, bu durum birçok işletmenin önce gelirlerini etkileyerek ardından iflas aşamasına gelmesine neden olmuştur.
Ayrıca, pandemi sonrası toparlanma sürecinin yavaş ilerlemesi ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar da şirket kapanışlarının artışına katkı sağlamıştır. İşletmeler, yoğun rekabet koşulları altında hayatta kalma mücadelesi verirken, piyasa koşullarında yaşanan dalgalanmalar bir yandan da iş yapma yeteneklerini kısıtlamaktadır. Üstüne üstlük, bankaların kredi verme konusundaki temkinli tutumları, birçok girişimcinin sermaye desteği bulmasını zorlaştırarak kepenk indirmek zorunda kalmalarına yol açmaktadır.
Artan şirket kapanışlarının ekonomik yansımaları oldukça geniş bir kesimi etkilemektedir. İşsizliğin artması, gelir dağılımındaki adaletsizliklerin daha da belirginleşmesi, yerel ekonomilerin zayıflaması gibi olumsuz sonuçlar, toplumun çeşitli kesimlerinde huzursuzluk yaratmaktadır. Ayrıca, farklı ekonomik sektörler arasında öğrendikçe daha büyük farklar ortaya çıkmakta, bu da ülke genelinde sosyal ve ekonomik dengesizliklere yol açmaktadır.
Uzmanlar, mevcut durumun uzun vadede sürdürülebilir olmayacağını ifade etmekte ve yeni önlemler alınmasının şart olduğunu vurgulamaktadır. Devletin, ekonomik teşvikler ve destek programlarıyla işletmelere yardımcı olması, şirketlerin yeniden hayata dönmesi için kritik öneme sahiptir. Eğitim ve destek programları gibi girişimler, girişimcilerin rekabetçiliklerini artırmalarına ve piyasa koşullarına daha iyi uyum sağlamalarına yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, iş dünyasındaki dijital dönüşüm ve inovasyonu teşvik etmek, şirketleri daha dayanıklı hale getirebilir.
Özet olarak, Türkiye’de kapanan şirket sayısındaki artış, hem işletmeler hem de ülke ekonomisi için alarm verici bir durumdur. Bu sürecin sona ermesi ve daha sağlıklı bir ekonomik ortamın oluşması adına, hem hükümetin hem de iş dünyasının el birliğiyle çalışması gerekmektedir. İstikrarın sağlanması, uzun vadede ülkenin ekonomik kalkınma yolunda büyük bir adım atmasını mümkün kılacaktır.