Son günlerde Orta Doğu'da yaşanan çatışmaların gölgesinde, Avrupa'nın önemli üç ülkesi olan Almanya, Fransa ve İtalya, ortak bir basın toplantısı düzenleyerek İsrail’in Gazze’de kalma planına yönelik sert eleştirilerde bulunmuştur. Bu açıklama, bölgedeki gerginliğin artmasıyla birlikte uluslararası kamuoyunun dikkatini bir kez daha İsrail’in politikalarına çekmek amacıyla yapılmıştır.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katıldığı basın toplantısında, Gazze'deki insani kriz ve İsrail'in eylemlerinin uluslararası normlarla bağdaşmadığı ifade edildi. Başbakan Scholz, “İsrail’in Gazze’de kalma planı, yalnızca bölgedeki karşılıklı güveni zedelemekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası hukuka da aykırıdır.” şeklinde konuştu. Macron ise Avrupa'nın bu konudaki tutumunun net olduğunu belirterek, “İsrail’in böyle bir politika izlemesi kabul edilemez. Barışın tesis edilmesi için tarafların derhal bir araya gelmesi gerekmektedir.” dedi.
Üç lider, yaptığı açıklamada, Avrupa'nın İsrail'in güvenliğine duyduğu saygıyı vurgularken, aynı zamanda Filistin halkının haklarına da saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. İtalya Başbakanı Meloni, Gazze'de yaşanan insani krize dikkat çekerek, “Savaşın ortasında olan bir bölgedeki sivillerin korunması, tüm insanlık için bir sorumluluktur.” ifadelerini kullandı.
Bu üçlünün yaptığı ortak açıklama, Avrupa Birliği’ndeki diğer ülkelerden ve uluslararası organizasyonlardan da destek bulmuş durumda. Birçok ülkenin lideri, Gazze'deki insani krizin derinleşmesine neden olan adımları kınamakta ve barışçıl bir çözüm için çabaların artması gerektiğini belirtmektedir. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, bu tür gerginliklerin ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizerken, “Savaşların sona ermesi ve insanların barış içinde yaşayabilmesi için tüm devletlerin üzerine düşeni yapması elzemdir.” açıklamasını yaptı.
Uluslararası toplumun bu açıklamalara ne şekilde yanıt vereceği ve olası diplomatik adımların neler olacağı ise merakla beklenmektedir. Özellikle Birleşmiş Milletler'in konuyla ilgili alacağı tutum, bölgedeki barış sürecinin geleceği açısından kritik öneme sahip olacaktır. Avrupa'nın bu kadar net bir pozisyonda birleşmesi, hem İsrail açısından hem de genel olarak Orta Doğu'daki dengeler açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Bölgede yaşanan gerginliğin azaltılması ve kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için uluslararası baskıların artması gerektiği görüşü, liderler tarafından da sıklıkla dile getirilmektedir. Her ne kadar bu açıklamalar sembolik anlamlar taşısa da, uluslararası topluma saat işlemekte olduğu yönünde güçlü bir mesaj vermektedir. İsrail'in dönem dönem yaptığı askeri eylemler ve buna karşılık olarak Filistinli grupların tepkileri, her iki tarafın da barışa yönelik adımlar atması durumunda kaybedecek daha fazla şeyleri olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, Almanya, Fransa ve İtalya'nın ortak açıklaması, sadece Gazze'deki durumu değil, aynı zamanda Orta Doğu'daki barış sürecini de etkilemesi beklenen bir dönüm noktasıdır. Avrupa'nın bu sert ve kararlı duruşunun arkasında yatan tarihsel ve politik nedenlerin yanı sıra, insan hayatının değerine verilen önem de önemli bir rol oynamaktadır. İsrail’in Gazze’deki kalma planının kabul edilemeyeceği mesajı, sadece bölge ile sınırlı kalmayacak, uluslararası ilişkilere de yön verecek şekilde önümüzdeki günlerde şekillenecektir.